David Wojnarowicz baskı altında geçen çocukluğundan, New York sokaklarındaki zorlu yeniyetmelik yıllarından, Amerikan rüyasının gölgesinde yaşadığı kısa hayatından beslenen sanatıyla damgalanmış bir azınlığın saklı tarihine katkıda bulundu. Sanatını aşağılamalara, şiddete ve cinsel ayırımcılığa duyduğu kızgınlıkla yaratan bu "öfkeli ibne", "kişisel fantezilerini tarihsel projeyle" bağlantılandırdı, varoluşunu yeniden kurabileceği bir dil geliştirdi ve bir ruh haritası çizdi.