Eylül 2017

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

İnsanlık, dünyayı içinde bulunan canlılarla beraber hızla değiştirmeye devam ediyordu. ABD’li bilim insanları iklim değişikliği dolayısıyla olgunlaşma süresi değişen mürver meyvesini somona tercih etmeye başlayan Alaska boz ayılarının artık vejetaryen beslenmeye başladığını ya da buna mecbur kaldığını açıkladı. Araştırmacılar uyarıyordu: Böyle giderse iklim değişikliğinin türler arasındaki bu etkileri, ekosistemleri altüst edebilirdi.

“Yalnızlık ve yabancılaşma çağından çıkar, rekabet ve aşırı bireycilik saplantısından, imaj-kudret-servet tapınıcılığından kurtulursak, bizi bekleyen bir kişiyi buluvereceğiz karşımızda … Düşlediğimizden daha iyi, gerçek kişiliği bunca zamandır bastırılmış bir kişi bu. İçimizde yaşayan, aslında ta en başından beri hep orada olan kişi.”

George Monbiot, Out of the Wreckage, 2017

 

İnsanlık, dünyayı içinde bulunan canlılarla beraber hızla değiştirmeye devam ediyordu. ABD’li bilim insanları iklim değişikliği dolayısıyla olgunlaşma süresi değişen mürver meyvesini somona tercih etmeye başlayan Alaska boz ayılarının artık vejetaryen beslenmeye başladığını ya da buna mecbur kaldığını açıkladı. Araştırmacılar uyarıyordu: Böyle giderse iklim değişikliğinin türler arasındaki bu etkileri, ekosistemleri altüst edebilirdi.

Aç kutup ayısı yiyecek bulmaya çalışıyor. Somerset, Kanada (Cristina Mittermeier / SeaLegacy)

Bu duruma engel olmaya çalışan insanlar ise, kendi türdaşlarının uğursuz kâr ve iktidar hırsları uğruna katlediliyor. Uluslararası insan hakları ve çevre örgütü Global Witness 2016 yılında rekor düzeyde çevreci aktivistin öldürüldüğünü açıkladı. Örgütün raporuna göre dünya yüzünde 24 ülkede 200 çevre aktivisti cinayete kurban gitmişti. Bu rakam yükselişteydi üstelik: 2015 yılında 16 ülkede öldürülen çevreci sayısı,185’ti.

Güney Asya’da Hint alt kıtasının doğusunda etkili olan Muson yağışlarının yol açtığı sellerde ölenlerin sayısı 1400’e çıktı. BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), sadece bu nedenle, yani Muson yağışları yüzünden 16 milyon çocuğun yardıma muhtaç durumda olduğunu açıkladı. Öte yandan, İtalya'nın Livorno kentinde şiddetli yağışların yol açtığı selde 6 kişi, Batı Afrika ülkesi Sierra Leone'da şiddetli yağmur nedeniyle meydana gelen selde 2 çocuk hayatını kaybetti ve kolera tehlikesi baş gösterdi.

Nijerya'nın Kogi Eyaleti'nde şiddetli yağışlara bağlı olarak yaşanan sel baskınları nedeniyle en az 10 bin insanın evini terk etmesi, 90 bin çiftçinin de 300 bin hektarlık alanda tarım ürünlerini kaybetmesi örneğinde olduğu gibi normal olarak tanımlanamayacak iklim olayları yüzbinlerce insanı doğrudan etkiliyordu artık.

Endonezya'da Bali adasında faaliyete geçen volkan nedeniyle, Filipinler ve Meksika'da da yüzlerce kişinin ölümüne neden olan depremlerden ötürü insanlar evlerine giremiyordu. Amerika kıtasının kuzeyini vuran tropik fırtınalar sebebiyle de, kaçabilenler tahliye ediliyor, kaçamayanlarsa evlerinde dışarıdaki kıyametten korunmak için hazırlık yapıyordu.

Karayipleri etkisi altına alan ve hızı saatte 300 km'yi bulan İrma Kasırgası, yıkıcı etki sıralamasında en yüksek derece olan kategori 5'e yükseltildi. Kasırga Karayip ada ülkelerinde 130 kişinin ölümüne sebep oldu, altyapıları yok etti, gıda kıtlığı sorununa yol açtı. Tarihin kayda geçen en büyük Atlas Okyanusu kasırgası olan İrma'nın ABD'de Florida eyaletine ilerlemesi üzerine bölgede 5,6 milyon kişinin evlerini terk etmesi istendi.

Irma'dan sonra. Florida, ABD, 11 Eylül 2017 (Jabin Botsford / Getty Images) 

İrma'dan hemen sonra Atlas Okyanusu'nun batısında tropikal fırtına olarak başlayıp kasırga halini alan Maria, Dominica ada ülkesinde ve ABD’nin deniz aşırı toprağı Puerto Rico'da tarihin en büyük doğal afeti olarak kayıtlara geçti. 54 kişinin ölümünün, 104 kişinin kaybolmasının ve 100 milyar dolar civarında olduğu düşünülen maddi zararın ardından, ABD Başkanı Donald Trump, nihayet zahmet edip uğradığı Porto Riko'da bir şapele sığınan kasırga ve sel mağdurlarına basketbol topu atar gibi kâğıt havlu dağıtmasıyla dikkat ve tepki çekti.

Türkiye'de isle kavurucu bir yazın ardından sıcaklık rekorları kırılmaya, ormanlar da yanmaya devam ediyordu. İstanbul'da Eylül ayı ortasında  Florya ve Kartal'da sıcaklık 39,5 derece olarak ölçüldü. Bu rakamlar 2015'de 37.9 olarak kayıtlara düşen Eylül ayı ortalaması bakımından yeni bir rekor demekti.

Orman Genel Müdürü Yardımcısı Hüseyin Dinçer, 2017 yılının ilk 8 ayında Türkiye’de bin 694 orman yangını meydana geldiğini ve bu yangınlarda 8 bin 400 hektarlık alanın zarar gördüğünü açıkladı. Açıklamayı takip eden günlerde, ülkenin en kuzeyinden, en güneyine, en doğusundan, en batısına her yerde, yani Karabük, Kütahya, Manisa, Sarıkamış, Hatay, Antalya ve Muğla'da birbiri ardına orman yangınları peyda oldu.

Yangınlar ve fırtınalar arasından geçilen çok sıcak bir Eylül günü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, ODTÜ ormanında 4,5 kilometrekarelik bir alanda ağaçların kesilmesiyle ormanın ortasından bir bıçak yarası gibi geçen yol için "Büyükşehir belediyesi bir rekora daha imza attı” açıklamasını yapmış, ODTÜ'lüler de, "Ankara’nın akciğeri olan ODTÜ ormanına bir gece yarısı girerek yaşama olan düşmanlıklarını bir kez daha gösterdiler." diyerek cevap vermişti.

Dünyada gene trajik günlerden geçildiğini gözler önüne seren en net fotoğraf ise Bangladeş'ten geliyordu. Arakan'da ordu ve Budist milliyetçilerin jenosidal saldırılarından perperişan halde kaçan Arakanlı Müslümanların Bangladeş'te kaldığı sefil kamplar da aşırı iklim olaylarının darbesinden kurtulamamış, savaştan kaçan insanlar sığındıkları kampta bu sefer de sel sularında boğulmamak için oradan da kaçmak zorunda kalmıştı.

Rohingyalı mülteciler. Dakhinpara, Bangladeş, 14 Eylül 2017 (Adam Dean / The New York Times)

Myanmar'daki Rohingya militanları şiddet nedeniyle zor durumda olan insanlara yardım ulaşabilmesi için tek taraflı ateşkes ilan ettilerse de bu, Myanmar hükümeti tarafından kesinkes reddedildi. BM, şiddeti durdurma çağrısını birbiri ardına defalarca yinelerken, Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara karşı “tam bir etnik temizlik örneği yaşandığını” söylüyor, hatta bazı yardım kuruluşları artık soykırım olarak tanımlanabilecek seviyeye ulaşıldığını belirtiyordu...

Arakanlı Müslümanlar’ın maruz bırakıldıkları şiddet nedeniyle, uluslararası toplumun tepkisini toplayan Nobel Barış ödüllü Myanmar'ın fiili lideri Aung San Suu Kyi kılını bile kıpırdatmazken, toplu tecavüz, daimi şiddet ve kitle katliamından kaçan insanlar, bulabildikleri bütün yollardan evlerini terk etmek zorunda kalıyordu. Sadece bu bir ay içinde Bangladeş’e geçen Arakanlı sayısı 370 bini bulmuştu.  Gittikçe kalabalıklaşan bu insanların geri dönmesini engellemek için Myanmar ordusunun sınıra mayın döşediği söyleniyordu. BM, Türkiye'nin Bangladeş'e yaptığı 'Arakanlı Müslümanlara sınırı açın, masrafları karşılayalım' teklifini desteklediğini dile getiriyordu. O günlerde Arakan’da 471 ilçeden 176’sında artık kimsenin yaşamadığı bildirildi.

Yeni bir yaşam umuduyla Avrupa ülkelerine gitmek isteyen Afrikalı mültecilerin, insan kaçakçılarına ödeyecekleri parayı denkleştirmek için böbreklerini sattıkları ortaya çıkmış, İnsan Hakları İzleme Örgütü, 2022 Dünya Kupası'nın ev sahibi Katar'da köle gibi çalıştırılan göçmen işçilerin yaşamını tehdit eden koşullar karşısında  Katar yönetimini "kasıtlı bir sorumsuzluk” içinde olmakla suçlamıştı.

Almanya’da yapılan genel seçimleri Başbakan Angela Merkel'in liderliğindeki Hristiyan Demokratik Birlik Partisi kazandı. Ama bir tür Pyrrhus zaferi de sayılabilirdi bu. Merkel ve partisi, 4 yıl önceki seçimlere kıyasla yüzde 9 oy kaybına uğramıştı. Aşırı sağcı, İslam ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD) ise yüzde 13,3 oyla Federal Meclis'e (Bundestag) girmesi, İkinci Cihan Harbi öncesindeki durumu hatırlatan vahim bir tehlikenin kapıda olduğu fikrinin ortaya çıkmasına neden oldu.

2017 yılının Eylül Ayında Filipinler’in işlediği cinayetlerle övünen seçilmiş diktatörü, popülist Rodrigo Duterte, ülkenin uyuşturucuya karşı yürüttüğü tartışmalı savaşı inceleyen İnsan Hakları Komisyonu'nun bütçesini senelik 20 dolara düşürmüş, Çocuklara yardım kuruluşu Save the Children, Gazze Şeridi'nin bir milyon Filistinli çocuk için "artık yaşanamaz" durumda olduğunu açıklamıştı.

Yemen'de kolera salgını nedeniyle Nisan ayından bu yana yaşamını yitirenlerin sayısının 2 bin 54'e yükseldiği bildirilmiş, New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Suriye'deki milyonlarca mülteci çocuğun eğitimi için farklı devletlerce söz verilen toplam 1,2 milyar doların önemli bir bölümünün “kayıp” olduğunu açıklamıştı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Rusya’dan S-400 füze sistemlerinin satın alınması konusunda imzaların atıldığını söylediyse de bu bilgi Rusya yetkilileri tarafından doğrulanmadı. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, NATO partneri olan Türkiye'ye yönelik tüm silah ihracatını sona erdirmeyeceklerini net bir şekilde belirtiyordu. Silah ticareti, silah tacirlerinin arkasındaki yönetimler için, her türlü gerginlik ve krizin ötesine geçecek bir cazibeye sahipti besbelli. Tam bu sırada Suriye’den yeni sancılı haberler gelmeye başladı. Rusya, Türkiye ve İran'ın "çatışmasızlık bölgesi" ilan ettiği İdlib çevresinde çatışmalar yeniden patlak vermişti.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, Irak'ta federal değil ancak mezhebe dayalı bir devletin mevcut olduğunu belirterek, referandumu isteyenlere saygı duyulması gerektiğini dile getirerek bağımsızlık referandumuna gitti. Eylül ayının tansiyonu en yükselten haberlerinin başında bu referendum geliyordu. Barzani yönetimi, kendilerine yeni bir alternatif ile gelen ABD, İngiltere ve BM temsilcilerini, sınırında asker toplayıp, hava ve kara sınırlarını kapatan Türkiye, İran ve Irak hükümeti'nin tehditlerini gözardı ederek sandıkları kurulmasına onay vermiş, bağımsızlık isteyenlerin oranının yüzde 90'ın üzerinde çıktığı belirtilen seçimi gerçekleştirmişti. Politik zamanlama açısından hatalı olduğunu söyleyenlere, “şimdi değilse, ne zaman” diye cevap veren IKBY yetkilisi Neçirvan Barzani’nin bu tahlilini şüpheyle karşılayan epey aktör vardı bölgede. Ortalık gergindi. IŞİD karşısında beraber mücadele ettikleri müttefiklerinin silahları eşliğinde yaşanan bir gerginlikti bu.

Birliklerinin İncirlik Askeri Hava Üssü'nden çekilme işlemlerini tamamlayan Almanya’da yapılan bir araştırma her dört Alman’dan üçünün Türkiye’ye karşı ekonomik yaptırım uygulanmasını istediğini ortaya koymasına rağmen, Almanya Başbakanı Merkel de, Türkiye'nin AB'den uzaklaşmış olmasına rağmen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da, Ankara ile görüşmelerin sürdürülmesi taraftarı olduğunu söylüyorlardı.

New York Güney Bölgesi Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada yaklaşık bir buçuk senedir ABD'de tutuklu yargılanan İran asıllı Türk işadamı Rıza Zarrab'ın davasına yeni sanıklar eklendiği öğrenildi. Bu kişilerden biri de eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'dı. İddianamenin Çağlayan ile ilgili bölümlerinde, kendisinin Temmuz 2011 ve Aralık 2013 tarihleri arasında ekonomi bakanlığı yaparken 10 milyonlarca dolarlık nakit ve mücevher rüşvet aldığı iddia ediliyordu.

Eylül sıkıntısı her yanda devam etmekteydi. Açlık grevinde 202'inci gününü dolduran tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen gecenin geç saatlerinde güvenlik güçleri eşliğinde Ankara Numune Hastanesi'ne götürülmüş, avukatlığını yapan 16 kişiden 14'ü de apar topar tutuklanmıştı. 15 Temmuz darbe girişiminde Marmaris’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast girişiminde bulunan komutan Gökhan Şahin Sönmezateş, "Görünmeyen kralın emriyle ben darbe yaptım... Ben vatan millet için yaptığımı sanıyordum. Emri verenler arkamızda durmadı. İyi ki darbe olmamış” diyerek savunmasını yapıyor, aralarında Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da olduğu 17 sanıklı darbe girişimi medya davasında, mahkeme yine tüm tutukluların tutukluluğunun devamına karar veriyordu. 

Cumhuriyet gazetesinin 18 çalışanı ve yöneticisinin de aralarında olduğu 20 kişi hakkındaki davanın 3. duruşmasında gazetenin yazarlarından Kadri Gürsel'in tutuksuz yargılanması kararı çıkmış, davanın "tanık"larından, Aydınlık yazarı Rıza Zelyut'un 2011 yılında kaleme aldığı "En büyük milliyetçi Fethullah Hoca" başlıklı yazı yeniden gündem olmuştu.

Tahliye edilen Gürsel: "Çok fazla sevinecek bir durum da yok. Haksız suçlamalarla tutuklanan Cumhuriyet çalışanları söz konusu." 26 Eylül 2017 (Yasin Akgül / AFP)

2017 Eylül ayında Türkiye'nin talebi üzerine Interpol tarafından kırmızı bültenle arandığı gerekçesiyle 3 Ağustos'ta Barcelona'da tutuklanan gazeteci-yazar Hamza Yalçın şartlı olarak serbest bırakıldı. Almanya'da bulunan Cumhuriyet gazetesi eski genel yayın yönetmeni Can Dündar için ise “kırmızı bülten” çıkarılması talep edildi.

Annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine katılan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk ve diğer katılımcılar, Türkiye'nin başkenti Ankara'nın ortasında asrî mezarlıkta vahşi bir güruhun saldırısına uğradı. Saldırganların şantaj ve tehditleri sonrasında Tuğluk'un cenazesi mezardan çıkarıldı ve cenaze Dersim'e götürüldü.

Cumhurbaşkanlığı dahil bir çok kurum tarafından kınanan olayın ardından, saldırganlarından  Murat Alp adlı kişinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu ile çekilmiş fotoğraflarının ortaya çıkmasına dair yapılan eleştiriler, İçişleri Bakanı Soylu tarafından sert bir şekilde eleştirildi.

Türkiye'de okulların açılmasına kısa bir süre kala müfredat tartışması yeniden alevlendi. Erdoğan'ın "Ben TEOG olayını istemiyorum" açıklaması sonrası eğitim sisteminin bir kez daha değiştirilmesi yoluna girilmişti. Bu esnada herşeyin birbirine geçtiği bir olay daha yaşanmaktaydı: Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Bakanlar Kurulu'nun geçen yıl Eylül ayında aldığı tüm yurtta sürekli yaz saati uygulaması yönündeki kararının yürütmesini durdurma kararının konuya ilişkin bir KHK çıkarılarak düzenleme yapılarak durdurmaya durdurma yapılacağı açıklanmıştı.

Indianapolis Colts oyuncuları. 24 Eylül 2017 (Michael Reaves / Getty Images)
 

Kendisini protesto etmek için milli marş sırasında diz çöken Amerikan Futbolu oyuncularına "o... cocukları" diyen ABD başkanı Trump, Kuzey Kore’nin gerçekleştirdiği hidrojen bombası denemesinin ardından "roket adam" olarak tanımladığı Kim Jong-un'un geri adım atmaması halinde, Kuzey Kore'yi yok edeceğini söylüyordu.

BM Genel Sekreteri Guterres’in can havliyle, "nükleer silah kullanımının doğuracağı korkunç insani ve  çevresel sorunlar, ulusal sınırların çok ötesine geçer" demesine rağmen nükleer savaş ihtimali, uzun zamandır olmadığı kadar gözle görünür hale gelmişti.

Stanislav Petrov (Benjamin Bidder/ Spiegel Online)
 

Tam bu sıralarda, Soğuk Savaş döneminde Sovyet ordusunda görev yaparken, bir hata sonucu ekranda beliren ABD füzelerine karşı Sovyet savunma sistemini harekete geçiren düğmeye basmadığı için olası bir nükleer yok oluşu önleyen basiretli Subay Bay Stanislav Petrov , 77 yaşında hayatını kaybetti.

Bu korkunçluklar arasında, Eylül ayına damgasını vuran en iyi haber ise şüphesiz, Birleşik Krallık’ta Momentum adlı gençlik taban hareketinin, sağ kanadın bütün hesaplarını alt üst etmesi ve Muhafazakâr Parti ile onun lideri May’i şoke ederek solcu aday ve İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’i büyük bir sıçrama ile hükümet kurmanın eşiğine taşıması oldu. Neoliberal programların tümünü karşısına alan ve köklü bir devrimci dönüşümü öngören manifestosu ile Momentum hareketi, yanlı medyaya rağmen büyük bir başarı elde etti.