Bir sabah erken baskın: İç ve dış basından tepkiler

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Soruşturma kapsamında 20 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmış, aralarında akademisyen ve gazetecilerin de bulunduğu 14 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan şahısların 13’ü ifadeleri alındıktan sonra adli kontrol ve yurt dışı yasağı konularak serbest bırakılmıştı. Gözaltına alınan Yiğit Aksakoğlu, dün çıkarıldığı mahkemece ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs’ suçundan tutuklandı.

Fotoğraf: Getty Images

Olguların bir özeti:

Geçen Cuma sabah erken saatlerde bir yılı aşkın süredir iddianamesi hazırlanmadan tutuklu bulunan Osman Kavala'nın yönetim kurulu başkanı olduğu Anadolu Kültür'e yönelik 4 ilde operasyon yapıldı. İstanbul, Adana, Antalya ve Muğla'da yapılan operasyonda, Anadolu Kültür A.Ş yöneticisi, danışmanı ve ilgilisi olan, akademisyenlerin de aralarında bulunduğu 13 isim gözaltına alındı. 7 kişi hakkında daha gözaltı kararı çıkarıldığı belirtildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, gözaltına alınan isimlerinOsman Kavala ile “hiyerarşik bir düzen içinde hareket ettiğini” öne sürerek Kavala’nın Gezi Parkı eylemlerini organize ve finanse ettiğini ileri sürdü. Emniyet, şahısların:

- Gezi Parkı olaylarını derinleştirmek ve yaygınlaştırmak için Anadolu Kültür AŞ’ye ait DEPO isimli yerde toplantılar düzenledikleri,

- Sivil İtaatsizlik ve Şiddetsiz Eylem başlıkları altında Gezi Parkı olaylarının devamlılığını sağlamak için yurt dışından aktivizm eğiticileri, kolaylaştırıcılar ve profesyonel eylemciler (Duran Adam, Piyano Çalan Adam, Kırmızılı Kadın) getirttikleri;

- Yeni medya oluşturma faaliyetleri içerisine girerek Gezi Parkı sürecinin devamı ve Gezi benzeri olayların kendi medyaları üzerinden gündem oluşturulmasını amaçladıkları,

- Avrupa’da birçok kurum ve şahısla görüşme yaparak, Gezi Parkı olaylarında gündeme gelen biber gazının Türkiye’ye ithalinin durdurularak yasaklanması için çalışmalar yaptıklarını tespit” etmiş,

(Gazeteler, internet haber siteleri: 16, 17, 18 Kasım 2018)

Soruşturma kapsamında 20 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmış, aralarında akademisyen ve gazetecilerin de bulunduğu 14 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan şahısların 13’ü ifadeleri alındıktan sonra adli kontrol ve yurt dışı yasağı konularak serbest bırakılmıştı. Gözaltına alınan Yiğit Aksakoğlu, dün çıkarıldığı mahkemece ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs’ suçundan tutuklandı.

Tutuklama kararında Aksakoğlu’nun Gezi protestoları bittikten sonra gerçekleştirilen çeşitli toplantıların organizasyonunda moderatör ve kolaylaştırıcı adı altında görev aldığına vurgu yapıldı ve mahkemenin “içeriğini bilmediği ‘şiddetsiz eylem’ toplantısı yüzünden tutuklanmdığı” belirtilmiş ve şu ifadelere yer verilmişti: “Her ne kadar toplantıların içeriğine ulaşılamamış ve karanlıkta kalan yönleri olsa da iletişimin tespiti tutanaklarında bu toplantıların Gezi’den sonra tekrar sivil itaatsizlik ve şiddetsiz eylem adı altında yeniden çeşitli gösteri ve eylemlerin yapılmasına yönelik birtakım eğitimler ve konuşmalar düzenlendiği kanaatine ulaşıldığı (…)- ‘Somut deliller’ olduğu...”

Diken'den Kemal Göktaş'ın haberi.

***

Tepkilerin bir özeti:

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik; Twitter hesabından: "Bilim insanlarımızın ülkemize dönüşünü konuştuğumuz bir dönemde, güne çok sayıda akademisyenin gözaltı haberiyle başlamak çok üzücü! Üzerinde yaşadığımız toprakların bereketini, bilime çağlar boyunca sığınak olmuş kültürümüze borçluyuz. Bunu inkâr edersek asla ilerleyemeyiz."

Avrupa Konseyi sert tepki gösterdi: Genel Sekreter Thorbjorn Jagland: “Aralarında Hakan Altınay’ın da bulunduğu bir grup akademisyenin gözaltına alınmasından büyük endişe duyuyorum. Bu alarm verici gelişmeyi acil bir konu olarak Türk hükümetinin gündemine getireceğim.” 

Avrupa Birliği’nden sert tepki: Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin sözcüsü Maja Kocijancic: "Türkiye'de bu sabah tanınmış birçok akademisyen ve sivil toplum temsilcisinin gözaltına alınması endişe verici. Yetkililerin, masumiyet karinesi ilkesi temelinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tutuklu yargılamalarla ilgili düzenlemelerine uyumlu bir şekilde çok hızlı bir çözüm bulması gerekiyor... Eleştirel seslere yönelik tekrar eden gözaltılar ve sivil toplum temsilcilerine geniş çaplı baskının sürmesi, Türk hükümetinin daha önce deklare etmiş olduğu insan hakları ve temel özgürlüklere bağlılığına ve hukukun üstünlüğü ile yargı alanında duyurduğu reformlara ters düşüyor.” Sözcü bu konuları 22 Kasım'da Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı'nda gündeme getireceklerini belirtti.

ABD’den de Avrupa Komisyonu’ndan sonra yazılı açıklama ve tepki: Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert: “ABD, Türkiye'nin Anadolu Kültür ile ilişkili sivil toplum liderlerini gözaltına almasından endişelidir. Türkiye'ye ifade, dernek kurma ve toplantı özgürlüğüne saygı duyma, bunları garanti altına alma ve keyfi şekilde gözaltında tutulanları serbest bırakma çağrısında bulunuyoruz. ... "Keyfi şekilde gözaltında tutulanlar serbest bırakılmalı... Şeffaflık, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü ile dernek kurma özgürlüğü, her sağlıklı demokrasinin temel unsurlarıdır. ABD-Türkiye ortaklığı, Türk demokrasisi başarılı olduğunda en güçlü olur.”

Avrupa Matematik Derneği’nden (AMD): “Öfke, şaşkınlık, kuşku ve utanç” tepkisi: "Avrupa Matematik Derneği, icra kurulu üyelerinden Profesör Betül Tanbay’ın 16 Kasım 2018 sabahı, İstanbul’da polis tarafından gözaltına alınmış olduğuna ilişkin haberleri büyük bir öfke ve şaşkınlıkla öğrendik. ... kendisinin organize bir suç örgütü üyesi olduğuna ve Türkiye hükümetini devirmeye teşebbüs ettiğine ilişkin iddiaları derin bir kuşkuyla karşılıyoruz... Profesör Tanbay değerli ve saygın bir matematikçi ve Avrupa Matematikçiler derneğinin, görevine 2019 Ocak’ında başlayacak olan seçilmiş başkan yardımcısıdır. Kendisini yetenekli bir bilim insanı, hoca, Türk Matematik Derneği’nin eski başkanı, açık fikirli bir vatandaş ve gerçek bir demokrat olarak uzun yıllardır tanıyoruz. Kendisi, tüm medeni ülkelerin vatandaşlarına tanıdığı meşru bir hak olan ifade özgürlüğünü kullanmaktan çekinmemiş olabilir, ancak bunun dışında şiddet içeren veya suç sayılabilecek eylemler içinde olduğunu iddia etmek abesle iştigal etmek demektir...Tüm Avrupa araştırma camiasının tamamını meslektaşımızın maruz bırakıldığı ve kıtamız en karanlık dönemlerini çağrıştıran bu utanç verici kötü muamele karşısında sesini yükseltmeye davet ediyoruz.”

Uluslararası Af Örgütü kararlara “Sivil toplumu yok etme çabası” diye tepki gösterdi:

UAF Türkiye Temsilcisi Andrew Gardner, gözaltındaki kişiler hakkında basına yansıyan iddiaların son derece absürt (saçma) olduğunu söyledi. “OHAL bitmiş olsa da hükümet halen bağımsız sivil toplumu yok etme çabası içerisinde.” Gardner, baskıların kabul edilemez olduğunu, iddialarda gerçeklik payı olduğunu düşünmediğini, iddiaların suç unsuru içermediğini, ifade ve toplanma özgürlüğü içinde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı ve sivil toplum faaliyetleri yasal olduğunu hatırlattı: “Bugün baskılar yalnızca gözaltına alınan kişilere değil, bağımsız sivil topluma yönelik” diye konuştu.

AKP İstanbul Milletvekili ve MKYK üyesi Mustafa Yeneroğlu’ndan tepki. Yeneroğlu, Gezi Parkı eylemleriyle gerekçelendirilen akademisyenlere yönelik operasyon için Yeni Şafak gazetesinin “Gezi’nin beyni alındı” başlıklı Mustafa Sait Özkan imzalı haberin kupürünü paylaşarak Twitter hesabından şunları yazdı: “Adalete sahip çıkamazsak, masa başı yargısız infazlara karşı duramazsak, savunduğumuz değerlerin hiçbir inandırıcılığı kalmaz....Mahkeme kesin karar verdi de biz mi duymadık?!? Unutulmamalı ki adalet hepimize lazım...”

HDP sözcüsü Saruhan Oluç: “Savcılığın yaptığı açıklama da hukuk adına, insan hakları adına, adalet adına insan gülsün mü ağlasın mı bilemeyeceği bir durum oluşturuyor. … Gezi Direnişi, yüzbinlerce insanın yerel demokrasi konusunda verdiği en önemli mesajlardan biriydi. İnsanlar, ‘Bana sormadan benim parkımı yıkamazsın, benim yerelim hakkında ben karar veririm, ben karar vermek istiyorum’ dedi. Türkiye ve dünya mücadeleler tarihine çok önemli bir mücadele armağan edilmiş oldu.” 

İnsan Hakları Derneği (İHD) tepki gösterdi ve kınadı: “CMK 145. maddeye göre Cumhuriyet Savcılarının çağrı usulü ile davet gönderip ifade alma yöntemini uygulamak yerine toplumda saygınlığı olan bu kişileri kriminalize etmek amacı ile tehlikeli suçlularmış gibi evleri basılarak gözaltına aldırmasının kanuna aykırı olduğunu ve bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek isteriz... Siyasi iktidarı bu tarz baskı yöntemlerinden vazgeçmeye davet ediyor, gözaltına alınanların bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof.Yaman Akdeniz, çalışma arkadaşının tutuklanmasına tepki gösteriyor: “Tarhanlı’nın böyle bir soruşturmanın parçası olması deli saçması. İnanılmaz bir durum.” Prof. Akdeniz, 2014 yılından olduğu söylenen soruşturma için Tarhanlı’nın ifade vermek için davet edilmesi halinde gideceğini vurgulayarak, “Aynısı gözaltına alınan diğer isimler için de geçerli. Neticede yeri yurdu belli olan insanlardan bahsediyoruz....Amacın her zaman olduğu gibi sivil toplum ve akademiye gözdağı vermek olduğunu düşünüyorum” diyor.

***

Vakanüvisiniz hakirin çıkardığı hülasa şimdilik budur.

 

Vakanüvis ÖM