Açık Gazete:19 Haziran 2018

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Türkiye’nin Geleceği İçin… (Üç Yazarın Üç Yazısından Üç İktibas)

I) Oya Baydar, “Dikkat! Uçurumdan Önceki Son Çıkış", 18 Haziran 2018

“Ülkenin yarısından fazlası, 24 Haziran seçimlerine giderken uçurumdan önceki son çıkışa yaklaştığımızın bilincinde. Yol işaret levhasının üzerindeki uyarı yazısını okuyabiliyoruz: “Uçurumdan önceki son çıkış.” Altında daha küçük harflerle yazılmış bir başka yazı daha var: “HDP’ye gider”

“Erdoğan iktidarının ülkeyi sürüklediği uçuruma yuvarlanmak istemesek de; kimilerimiz bilinçaltımıza yerleşmiş Türk milliyetçiliği aymazlığıyla, kimilerimiz iktidar koalisyonunun yıllardır sürdürdüğü Kürt hareketini şeytanlaştırma ve halkı terör umacısıyla korkutma siyasetinin etkisiyle, levhanın altındaki yazıyı okumuyor, okusak da görmezden geliyor, gösterdiği yöne kuşkuyla yaklaşıyoruz.

“HDP barajı aşıp Meclis’e giremezse…

“Hesap son derece basit. İttifaklara dahil partiler, yüzde 0,5 oy alsalar dahi, yüzde 10 barajını aşmış sayılıp Meclis’te temsil hakkını kazanırlarken, ittifak dışı kalan ya da bırakılan partiler (24 Haziran seçimlerinde HDP, Hüda-Par, Vatan Partisi) yüzde 9,9 oy alsalar, 60-70 milletvekili çıkarabilecek güce ulaşsalar bile Meclis dışı kalıyor, tek bir milletvekilliği bile alamıyorlar. Dahası var: kazandıkları milletvekillikleri o ilde HDP’den sonra en çok oy alan partiye gidiyor.

“HDP’nin adeta rakipsiz olduğu Güneydoğu bölgesinde, parti barajı geçtiğinde alacağı 60’dan fazla milletvekili, barajı geçemezse bölgedeki ikinci parti konumundaki AKP’ye gidecek. AKP-MHP iktidar koalisyonunun  HDP’nin yolunu her türlü baskı, engel, saldırı, seçim katakullisi ile kesmeye çalışmasının nedeni de bu. HDP’nin 60-70 kadar milletvekili AKP’ye aktarılırsa iktidar Meclis çoğunluğunu alacak, rejimin otoriterlikten diktatörlüğe evrilmesi kolaylaşacak.”

[…]

“HDP’nin düşman ve terörist ilan edilmediği, Meclis’te güçlü şekilde yer aldığı, ana muhalefet partisi CHP’nin demokratik Kürt hareketine vebalı muamelesi yapmadığı bir toplumsal-siyasal atmosferde bugün yaşadıklarımızı bu kadar ağır yaşamazdık. Öte yandan Kürtler de kendilerini itilmiş, Türkiye siyasetinden dışlanmış hissetmezlerdi. HDP de Türkiye siyasetine daha fazla entegre olarak, gerçek bir Türkiye partisi olma yolunda daha kolay ve hızlı ilerlerdi. Eğer varsa şahinlerin, silahlı mücadeleyi barışçı yöntemlerin önüne koyanların partideki etkisi de geriletilirdi böylece.

"Olmadı, yapamadık, Erdoğan’ın ve şoven Türk milliyetçiliğinin savaş politikalarına teslim olduk. Şimdi önümüzde bir fırsat var ve gerçekten son fırsat, uçurumdan önceki son çıkış. Oylarımızın rotasını HDP’ye çevirerek, barajı geçmelerini sağlayarak, kurulan tuzaklara, engellere, baskılara karşı birlikte mücadele ederek oyunu bozabiliriz.

"HDP için değil, Türkiye’nin geleceği için.”

(http://t24.com.tr/yazarlar/oya-baydar/dikkat-ucurumdan-onceki-son-cikis,19932)

***

II) Hasan Cemal, “Selo Başkan'dan Demokratik İttifak Çağrısı: Millet İttifakı, Demokrasi İttifakına Dönüşmeli!”, 18 Haziran 2018

24 Haziran'da Meclis çoğunluğunu muhalefet kazanır.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2. tura kalır

Ve Erdoğan kaybeder. 

Yeni dönemin muhalefeti AKP olur.

“Selo Başkanı'n bu sözlerinin altını çiziyorum.

24 Haziran'la ilgili benim beklentilerim de böyle.”

[…]

“Ben şu andaki Millet İttifakı’nın genişleyerek demokrasi ittifakına dönüşmesi gerektiğine inanıyorum.

En azından Türkiye’yi normalleştirecek, yeniden demokrasi rotasına sokacak geçiş sürecinde muhalefet mutlaka birlikte hareket etmelidir.

Yeni anayasayla durum normale dönünceye kadar her parti fedakârca davranmalı, tabanını buna hazırlamalı, partizanca çıkarları geri plana iterek toplumun ortak çıkarları için birlikte hareket etmenin erdemini göstermelidir. Türkiye buna hasret kaldı.

Artık kamplaşma, gerilim, düşmanlaştırma yerine uzlaşma ile yönetme kültürünü geliştirebilmeliyiz.

Biz HDP olarak buna açık olacağız. Bize verilecek her oyu uzlaşma, bir arada yaşam ve barış için kullanacağız.

İkinci turda kesinlikle boykot benzeri bir tutumumuz olmayacak."

“Selo Başkan'ın bu açıklamalarında demokratik ittifak çağrısının altını özellikle çiziyorum.

Ve bu çağrıya yürekten katılıyorum.

CHP, İyi Parti ve Saadet'ten oluşan bugünkü Millet İttifakı, 24 Haziran sonrası HDP'nin de katılımıyla bir demokrasi ittifakı  kurmalı ve bir "demokrasi manifestosu"yla siyaset sahnesine çıkılmalıdır.

Böyle bir demokrasi bloku, bütün  farklı siyasal partilerin ortak bir demokrasi platformunda buluşmalarını sağlayacaktır.

Ve bu, Türkiye için bir ilk olacaktır.

Böylece Türkiye'de siyasal normalleşme dönemi açılacaktır.

Bir başka deyişle:

Türkiye, bir despotluğa halkın oylarıyla seçim sandığında son verirken, bu açıdan dünyaya da örnek olurken, aynı zamanda demokrasi devrimi yolunda yürümeye başlayacaktır.

Hiç unutmayın:

24 Haziran "demokrasi devrimi"nin ilk adımı olacak!”

(http://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/selo-baskandan-demokratik-ittifak-cagrisi-millet-ittifaki-demokrasi-ittifakina-donusmeli,19930)

***

III) Tarık Ziya Ekinci, “Sivil Toplum Örgütleri ve Millet Cephesinin Muhalefeti”, 18 Haziran 2018

“Seçim kampanyası sürecinde halkın muhalefet partilerine gösterdiği ilgi, kimi Sivil Toplum örgütlerini muhalefetin mecliste çoğunluk oluşturacağı konusunda umutlandırmış olmasına karşın, Cumhurbaşkanının değişmeyeceği konusundaki toplumsal ön kabulü paylaştıkları anlaşılmakta. Parlamenter sistemin alışkanlığı ile meclis içi muhalefetin çoğunlukta olmasının siyasete yön vereceği sanılmakta ve milli cephe partilerinin seçim için oluşturdukları birlikteliğin mecliste de devam edeceğine ilişkin güvence istemektedirler. Bu bir ham hayaldir […]

“Yeni Sistemde devlet yönetimine ilişkin bütün yetkiler Cumhurbaşkanın tekelindedir. Başkan istediği takdirde meclise başvurmadan 4 yıl boyunca ülkeyi tek başına yönetebilir. Meclisteki kimi göstermelik yetkiler Başkan tarafından kolayca ikame edilebilmektedir.”

[…]

“Anayasa hükmü ile fiilen devre dışı bırakılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde seçim kampanyası sürecindeki muhalefet cephesi çoğunluk sağlayabildiği ve bunu devam ettirebildiği takdirde bile bu çoğunluk yürütmeyi rahatsız edecek hiçbir faaliyette bulunamaz. Demokrasi kurtarmak ancak Cumhurbaşkanlığını kazanmak ve yeni bir anayasa yapmakla mümkündür. Bunun dışındaki girişimler ham hayaldir.‘İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar’ demişler. Bu söz doğrudur. Ama halk yığınlarını boş hayallere kaptırmadan…

“Sonuç olarak bilinmesi gerekir ki, muhalefetin mecliste çoğunlukta olması ‘otoriter tek adam rejimini’ rahatsız etmez. Ya da halk deyimiyle meclis çoğunluğu yürütmeyi ‘ırgalamaz’."

(http://t24.com.tr/yazarlar/tarik-ziya-ekinci/sivil-toplum-orgutleri-ve-millet-cephesinin-muhalefeti,19927)

***

İşbu vakayiname, canalıcı önemdeki seçimlere 5 gün kala, Türkiye’nin önde gelen üç yazar, düşünür ve hak savunucusu aktivistinin T24 internet gazetesinde aynı tarihte yayınlanan üç yazısının “kes yapıştır” yöntemiyle iktibas edilmesi suretiyle oluşturuldu.

 

Vakanüvis ÖM

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
O Mundo Encantado de Monteiro Lobato GRES Mangueira
Saudis in Audis Remy Munasifi