Açık Gazete: 27 Haziran 2018

Ülkede 24 Haziran seçimlerinin uğultusu dinmese de, hafiflemeye yüz tuttu denebilir. Bu görece sessizlik içinde, dörtbir yanımızdan yükselen daha derin ve ürkünç uğultuya kulak kabartmaya çalışalım bir an için. Bugünün dünya haberlerinden birkaç başlık, birkaç ayrıntı...

Küresel Opioid Salgını. Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı İle Mücadele Günü’nde BM, vücutta morfin etkisi yapan ve eroinde de bulunan opioid maddesi (sentetik ağrı kesici, anestezi ilaçları) kullanımının küresel bir salgına dönüştüğünü açıkladı. Rapora göre hem afyon, hem reçeteli opioid üretimi ve arzı artıyor, pazar çeşitleniyor ve genişliyor, tabii bağımlılık ve ölümler de rekor kırarak artıyor. Opioid kaçakçılığının önemli bir kesimi –bitmeyen, sonsuz savaşın içindeki– Afganistan’da üretilip “Balkan güzergâhından” (yani İran -Türkiye - Balkanlar üzerinden) Orta ve Doğu Avrupa’ya uzanıyor! (BBC Türkçe)

Mültecileri ve Çocuklarını Cezalandırmak: Macaristan’da göçmenlere su vermeyi hapis cezasına bağlayan yasanın çıkarılmasından sonra barbarlık örnekleri ABD’de sergileniyor. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman 5 ülkenin vatandaşlarına yönelik seyahat yasağı ABD Yüksek Mahkemesi’nce, Trump’ın atadığı azgın sağcı hakim Goresuch’un da oyu ile 5-4 çoğunlukla kabul edildi. Donald Trump, kararı “Vay Be!” (wow!) nidasıyla karşılayıp “Muazzam Zafer” olarak ilan etti. (BBC Türkçe, DW Türkçe, Guardian)

Öte yandan, sınırda ana-babalarından koparılıp ülke içinde “toplama kampları” gibi merkezlere ve askerî  kamplara dağıtılma sürecine sokulan çocukların, bakıcıları tarafından gazetecilerle konuşmasınlar diye tehdit edildikleri, ayrılan bir görevli “bakıcı” oyunbozan (whistleblower) tarafından merkez medyaya sızdırıldı. (DW Türkçe)

ABD'de Başkan Trump'ın göçmenlere "sıfır tolerans" politikası sonucu ana-babalarından zorla ayrılıp kafeslere, kamplara kapatılan küçük göçmen çocuklarla "ilgilenen" görevlilerin, çocuklara gazetecilerle konuşmaları halinde durumlarının daha da kötü olacağı tehdidini savurduklarını gösteren gizli videoyu MSNBC Televizyonuna sızdıran eski bir idari görevli şöyle konuştu: “Ben bugün bu TV programına çıktım, çünkü fark yaratmanın önemli olduğunu hissediyorum. Bence herkesin ayağa kalkması, korkmayı bırakması ve ana-babalarından ayırtılan bu çocuklara fiilen yardım etmesi zamanı geldi artık.” (MSNBC/Rachel Maddow Show; Açık Radyo/ “Günün Sözü”; common dreams)

ABD’nin dört bir yanına dağıtılmış ebeveynsiz çocukların durumu ile ilgili olarak Trump ve onun yöneticilerine ve ABD kongresine vicdan, insanlık, hukuk ve tıp ilmi adına açık mektup yazan, kölelik-zorla asimilasyon-Holokost dönemlerini ayrı ayrı ve birlikte anarak, herkese bir zamanlar çocuk olduğunu hatırlatan genç kadın psikolog doktor Dana Sinopoli’nin ardından bu yetkililere 13 binden fazla sağlık profesyoneli, 200’den fazla sağlık kuruluşu ve haktan da 8 binden fazla dilekçe yağdı. Yalnız yetkililerin, siyasilerin değil, tüm yurttaşların bireysel ve kolektif sorumlulukları hatırlatıldı. (Democracy Now)

Barbarlık örnekleri yalnızca ABD ve Avrupa’da değildi tabii: AP haber ajansının bildirdiğine göre Cezayir, bir yıldan biraz uzun bir süre içinde (son 14 ayda) 13 binden fazla “kaçak” göçmeni toplayıp kamyonlara doldurmuş, sınır dışına, çöle sürmüş, orada silah zoruyla hepsini indirip çöle bırakmış ve komşu Nijer’e yürümeleri emrini vermiş. Göçmenlerin kaçının çölde ölüp gittiği bilinmiyor. (Democracy Now) 

İnsan Haklarını Cezalandırmak: Dünyanın en önde gelen uluslararası insani hukuk hocalarından biri sayılan Profesör Richard Falk, “ABD BM İnsan Hakları Konseyi’nden (Gene) Çekildi” başlıklı yazısında ABD’nin yüzyıl (binyıl) başından bu yana, en büyük insan hakları ihlalcisi ülkelerden biri haline geldiğini belirtti ve tehlikenin böyüklüğünü şu son paragrafla şöyle ifade etti:

“ABD Hükümetini temsil eden Trump yönetimi, İnsan Hakları Konseyi’ni cezalandırmaya kalkarken, aslında daha çok kendini ve dünya halklarını cezalandırıyor. Hayati önemdeki insan haklarının ilerletilmesi ve korunması için sağlam ve meşru bir kurumsal çerçeve hepimizin yararınadır. İnsan Hakları Konseyi’nde İsrail karşıtlığı iddiası, gerçekleri saptıran bir politikadır. Asıl odaklanılması gereken, Filistin halkının en temel haklarının gündelik ihlalidir. BM’nin üstesinden gelmeyi başaramadığı trajik gerçeklik budur. Bilmemiz gereken tek şey de işte budur.” (Common Dreams)

İklimi ve Çevreyi Cezalandırmak: “Önümüzdeki yıllarda” küresel iklim değişikliğine bağlı olarak deniz seviyelerindeki çok hızlı artan yükselme yüzünden Florida eyaletinin “haritadan silinmek üzere” olduğunu ayrıntılarıyla ortaya koyan tüyler ürpertici yeni bir kitap (Elizabeth Rush, “Rising”) yayınlandı. Tam da o günlerde ABD’nin, Küresel iklim krizini izleme konusunda kilit önemde rol oynayan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nin (NOAA) Trump tarafından atanan geçici başkanı Amiral Gallaudet’nin, yaptığı ilk sunumlardan birinde NOAA’nın “görevler, amaçlar ve hedefler bildirgesi”nde (mission statement) yer alan “İklim” ve “Ekosistem Koruma” kelimelerini bildirgeden çıkartmayı planladığı bildirildi. Bu haberi yorumlayan önde gelen bilim insanları gelişmeyi “şoke edici”, çok kaygı verici, “vicdansızca” bulduklarını ve halk için “ciddi bir tehdit” olarak gördüklerini açıkladılar. (Common Dreams)

ABD’nin Çevre Koruma Kurumu’nun (EPA) başına Trump tarafından getirilen çevre düşmanı Scott Pruitt’in, çevre düşmanı fosil yakıt şirketleri, onların lobicileri, dernek ve vakıfları ile al takke-ver külah ilişkisi içinde olduğunu belgeleyen yeni elektronik posta mesajları ortaya çıktı. (Democracy Now)

Barbarlar kapıda galiba dostlar.

Vakanüvis ÖM