Açık Gazete: 26 Haziran 2018

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Tarihi Seçimin “Ardından Konuşma”ya Devam: Yorumlardan küçük bir kolaj

24 Haziran Seçimlerinden önce Açık Radyo’nun Açık Gazete programında 2 kez ağırlanan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Cumhuriyet gazetesine verdiği mülakatte seçimlerin 4 galibi olduğunu söyledi: “Erdoğan, HDP, İnce ve MHP.”

Ağırdır, HDP’nin başarısını şu cümleyle vurguladı: “Öncelikle Kürtler kendi partilerinin arkasında durdular. [...] Ana karakter yine de Kürtlerin hala HDP’nin arkasında durmasıdır. Açık Radyo’da seçimden 2 gün önce ifade ettiği tespiti tekrarlayarak: “Uzlaşma sağlanamazsa bu seçimler kostümlü prova olmuş olur. İki sene sonra yeniden seçime gideriz” yorumunu yaptı ve analizini şu tespitle noktaladı: “Türkiye var olan problemlerini sadece kendi kimliğine sıkışan siyasetler mantığıyla çözemez.”

(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/1009123/Agirdir__Yine_secime_gideriz.html)

 

Siyaset bilimci yazar Prof Murat Somer, 24 Haziran seçimlerinin ardından Açık Radyo’nun Açık Gazete/Açık Bilinç programında Türkiye siyasi tarihi ışığında, "neredeyiz, nereye gidiyoruz?" sorularını değerlendirdi: "Seçim güvenliği gibi, geçmişte toplumun garanti olarak gördüğü, devlete havale ettiği kurumları kendi eline alma çabasını görüyoruz. Bu, demokratikleşme açısından çok olumlu bir şey. Bir özneleşme süreci; vatandaşlaşma. Ama tabii, bu da hiçbir şekilde düşman yaratarak olmamalı. Tam tersine, kutuplaşmayı aşmaya yönelik olmalı Olumsuz senaryo ise, bunun tersi: Yani, ‘gene başaramadık’ deyip geri çekilmek… Bu çok yanlış olurdu.."

(http://www.acikradyo.com.tr/gunun-sozu/26-haziran-2018; http://acikradyo.com.tr/podcast/208277)

 Akademisyen yazar, çevirmen ve aktivist Murat Belge oldukça dolaysız yazıyordu:

“Lafı fazla dolandırmadan, biz muhaliflerin buradan çıkaracağı ‘olumluluk’ vesileleri var mı, buna bakmaya çalışayım. Bence muhalefet bu seçim döneminde isabetli davranmıştı.[…] Kampanya boyunca Muharrem İnce’nin mitingleri, canlılığıyla, çok kişinin ilgisini çekti; umutlarını da kabarttı. Bu katılımın bütün ülkede seçimi kazanmaya yetmediğini gördük. Gördük de, o coşku herhalde buharlaşıp gitmedi. Onu yaratan insanlar da ülkeyi terk etmediler, oradalar. Bu başlangıçlar ve bu birikimler üzerine yeni şeyler bina edilebilecek zeminlerdir; ama ihmal etmemek, ardını bırakmamak gerekir. […] Ve son olarak da Kasım seçiminden bu yana en olağandışı baskı ve zulme tabi kılınan HDP’nin bütün bu uygulamaya rağmen yüzde on barajını aşmış olması sevinilecek olgulardan biri.”

(http://t24.com.tr/yazarlar/murat-belge/iyimser-olmaya-calisan-bir-yazi,19986)

 

Duayen siyasetçi, düşünür ve yazar Tarık Ziya Ekinci “gösterişsiz küçük zafer”i kutluyordu:

“İşte HDP bu derece ağır ve her türlü tehdidin baskısı altında 24 Haziran seçimlerine parti olarak katıldı. Barajın altında kalması ihtimali çok yüksekti. [...] HDP’nin barajı aşarak meclise girmesi sorunu Türkiye’nin demokrasi mücadelesini kazanmak ya da kaybetmek davası haline gelmişti. Nihayet seçimler bitti ve HDP barajı aşarak 67 milletvekili ile TBMM’nin üçüncü büyük partisi oldu.

“Türkiye’nin demokratik geleceği için büyük bir kazanç olan bu mutlu sonu Kürt halkının oylarına sahip çıkarak gösterdikleri demokratik dirence ve Türkiye’nin aydınlık yüzünü oluşturan kimi sosyalist ve liberal demokrat vatandaşlara borçluyuz. [...] Konjonktürel olarak kazanılan büyük seçim zaferleri demokrasi tarihi açısından bir kazanç değil. Asıl büyük zafer, halkın barış, özgürlük,   demokrasi ve mutlu bir gelecek için beslediği umudu canlı tutan gösterişsiz küçük zaferdir. HDP’nin şahsında tecelli eden bu önemli zafer Türk ve Kürt halkına armağan olsun.”

(https://bianet.org/bianet/siyaset/198593-24-haziran-secimlerinin-galibi-hdp)

 

Akademisyen, yazar, gazeteci ve radyo programcısı Ahmet İnsel de hem gazetesindeki köşesinde, hem de Açık Radyo’daki “köşe”sinde, objektif, serinkanlı bir durum değerlendirmesi yapıyordu:

“Kaybetmesini bilmek de bir meziyettir. 24 Haziran akşamı Tek Adam rejimini arzulayanlar, böyle bir rejimden endişe duymayanlar ve bütün bunlara aldırmayıp Tayyip Erdoğan’a tutkuyla bağlı olanlardan oluşan seçmen çoğunluğu, bir yıl önce yapılan halkoylamasının sonucunu teyit etti. [...] Bu durumun neden değişmediğini serinkanlılıkla değerlendirebilmek, nasıl değişebileceğini düşünmek için önce sakinleşip soluklanmalıyız.

“Son derece hareketli, bugüne kadar yan yana gelmemiş siyasal partilerin, siyasal eğilimlerin, toplumsal çevrelerin Tek Adam rejimine karşı, demokratik parlamenter rejim için yan yana geldiği, birbirine dokunduğu, dayanıştığı bir buçuk ay yaşandı. Seçim akşamı zaman zaman canı pahasına seçim torbalarına, seçim sonuçlarına sahip çıkan, bunun için çırpınan yüz binlerce Türkiyelinin varlığı, devam edecek demokrasi mücadelesinin temel dayanağı olacaktır. AKP’ye, MHP’ye oy vermiş seçmenler dahil olmak üzere, bu toplumda seçim meşruiyetinin üstünlüğüne inanan çok büyük bir kesim var. Kökü eskiye giden bu kazanımı korumak gelecek dönemde daha da önemli olacaktır.

 

“Şimdi demokrasi mücadelesinin daha zor, daha kritik ama bir o kadar da hayati safhası başlıyor.”

(http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1009186/Durum_budur_.html; http://acikradyo.com.tr/ufuk-turu/24-haziran-secimlerinin-ardindan)

 

Evet, durum budur: Çok daha canalıcı bir evreye girmekteyiz vesselam.

 

 

Vakanüvis ÖM