Açık Gazete: 24 Ekim 2018

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

AMAN, CANIM DEMEYE KALMADAN...

Bugün velinimetimiz Petrol dünyasından haberler verelim biraz: Meksika Körfezi’nde ABD tarihinin gördüğü en büyük “offshore” petrol çevre felaketinin, BP enerji devine ait Deepwater Horizon platformunun 2010’daki infilakından sonra meydana gelen felaket olduğunu sanıyorduk. Değilmiş. Ondan 6 sene önce İvan fırtınası yüzünden batan petrol platformunun saçtığı petrol felaketi daha büyükmüş!

Bunu bilmiyorduk. Ama masum sayılırız. Bilmemek ayıp değil. Ayrıca, bilmemek bizim suçumuz da değil: Batan platformun sahibi Taylor Energy adlı dev enerji şirketi, olayı tam 6 yıl boyunca tüm dünyadan gizlemeyi başarmış. Herkesten! Ta ki, çevreci aktivistler 2010’daki Deepwater kepazeliğini araştırırken, ondan sadece birkaç kilometre ötedeki bu kepazeliği öğreniverinceye kadar!

Felaketin büyüğü şu ki, bu bu korkunç sırrın açığa çıkmasıyla iş bitmiş filan değil. Alakası bile yok: O gün bugündür 14 yıldan beri Körfez’de denize oluk oluk petrol akıyor ve bu, tarihin en büyük facialarından birini oluşturuyor. Washington Post’un bildirdiğine göre “sızıntı” Louisiana sahili açıklarında her gün denize 300 ila 700 varil petrol saçılıyormuş. Her gün! Ortalama alırsak: 500 varil. Her gün!

En iyi senaryoya göre, yani 300 varilden hesaplarsak, bugüne kadar 1,5 milyondan fazla sayıda varil muhteviyatı denize akmış!

Bir de kötü senaryoya bakalım: Bu “sızıntı” 14 yılda 3 milyon 600 küsur bin varil ediyor!

Peki, ya en kötü senaryo? Bu akışın ne zaman duracağını ya da durdurulacağını bilen bir Allahın kulu bile yokmuş! Sonsuza kadar devam edebilecek bir felaketten bahsediyor olabiliriz yani.

O zaman soru soralım. İlk ağızda akla gelen sorulardan birkaçı şunlar olabilir mesela: 

Birincisi, Taylor Enerji şirketi bu “ebedi” çevre felaketini niye herkesten gizlemiş? Tüm canlıların sağlığına zarar getireceğini bildiğine göre niye böyle birşey yapsın? Şüphesiz dünyadaki bütün diğer şirketler gibi dürüst, şerefli, insansever ve doğasever bir kuruluş olan bir şirket, 3-5 cent ceza alabilirim diye öyle gizlemelere/saklamalara tevessül ve tenezzül eder mi hiç?

İkincisi, denizlerin, semaların ve karaların mutlak hakimi olan ABD devletinin, denizleri ve sahilleri mahveden bu müthiş kirlenme felaketini o pırıltılı, gökkuşağı renkleriyle yüzeye yayılan yağlı görüntüleriyle daha ilk ânda tespit edecek uzay uyduları, gözlem istasyonları, insanlı/insansız hava araçları, radarlı/sonarlı görüntülü/işitmeli teknik olanakları olan sahil muhafaza gemileri filan yok muymuş? E, varsa, bunları neden kullanmamış?

Üçüncüsü,  bu zengin enerji şirketi denizi, denizin içindeki canlıları, denizin içindeki canlılardan beslenen insanları sonu belirsiz bir süre muazzam zarara uğrattığı, çevreyi ve insanları yoksullaştırdığı bunca yıl sonra ve tesadüfen dahi olsa tespit edildikten sonra mahkemelerde yargılanmamış, mahkûm olmamış, verdiği onca maddi/manevi zararla orantılı tazminata mahkûm olmamış mı? Olmuşsa, ne kadar tazminat ödemiş?

Dördüncüsü, hadi bilmez numarası yapmaktan vazgeçtik, çeşitli çevre kuruluşlarının açtığı davalar yıllar yılı sürüncemede kaldıktan sonra Taylor Energy şirketi, davacılarla nasıl bir “uzlaşma” yoluna gitmiş, ve böylece bu devasa vartayı “kazasız belasız” atlatmayı nasıl başarmış? Davaların başında erkencecik nasıl birdenbire şirketi lağvetmiş, piyasadan çekilivermiş, bütün bunları nasıl kimsenin ruhu bile duymamış? Bu soruları soran gazete ve televizyon istasyonlarına neden tek kelimeyle olsun bir cevap vermemiş?

Ve son olarak, Trump yönetimi, birkaç ay önce Dış Kıta Sahanlığı denen devasa bölgenin neredeyse tamamına yakın bir bölgede enerji şirketlerine offshore petrol sondajları yapma ruhsatı vermeyi ve böylelikle petrol ve gaz sondaj izinleri kapsamını ABD tarihindeki en geniş haline getirmeyi ABD Kongresine nasıl önerebilmiş utanmadan?

Cevapsız sorularımız şimdilik bu kadar.
(https://edition.cnn.com/2018/10/23/us/taylor-energy-oil-largest-spill-disaster-ivan-golf-of-mexico-environment-trnd/index.html; https://www.washingtonpost.com/national/health-science/a-14-year-long-oil-spill-in-the-gulf-of-mexico-verges-on-becoming-one-of-the-worst-in-us-history/2018/10/20/f9a66fd0-9045-11e8-bcd5-9d911c784c38_story.html)

***
1861’de ilk çıkarılmasından bu yana geçen birbuçuk küsur yüzyıl içinde bütün gezegeni hakimiyeti altında almayı ve onu yakın tarihin en büyük felaketinin eşiğine getirmeyi başaran petrol, 1907’deki icad edilişinden sonra bütün gezegeni ve canlıların büyük bölümünü hakimiyeti altına almış, insanı da bir tür homoplasticus’a çevirmiş görünen kardeşi (türevi) plastikle birlikte dünya mahallesinde en büyük külhanbeyi edasıyla kol gezmeyi sürdürüyor. Petrolün “küçük kızkardeşi” plastiğin akıllara durgunluk veren harikulade macerasını  bir başka vakayinameye bırakarak kroniğimizi bugünlük tamamlarken vakanüvisiniz hakir, Türkiye’nin Eurovision şarkı yarışmasını maalesef kazanamayan “Aman petrol” şarkısını hafiften terennüm etmeye başladı bile.

Haydi bakalım ey okur,
Gel, sen de bu dansa ayak uydur...


Vakanüvis ÖM