Açık Gazete: 2 Mart 2018

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

“Dininiz de, Paranız da, Politikanız da Erimeyi Durduramaz Artık...”

“Dininiz de, Paranız da, Politikanız da Erimeyi Durduramaz Artık...”

Soğuk ve Sıcak oyununu oynamaya devam ediyoruz. Ama, itiraf etmek gerekir ki, ölümcül bir oyun bu. Kelimenin tam anlamıyla ölümcül! Avrupa'yı etkisi altına alan soğuk hava dalgası sonucu son 6 günde yaşamını kaybedenlerin sayısı 48'e çıktı. Polonya'da 18, Çekya'da 6, Litvanya'da 5, Fransa ve Slovakya'da dörder, İtalya, Sırbistan, Romanya ve Slovenya'da ikişer kişi, İtalya'da ise bir kişi dondurucu soğuktan öldü. Ölenler arasında baş köşeyi elbette evsizler tutuyor. (Artı Gerçek)

İşin tuhafı soğuma, ısınma yüzünden oluyor. Kuzey Kutup bölgesinde küresel ısınmaya bağlı akıl almaz sıcaklıklar, kutup girdabını (polar vortex) anormal yavaşlatıp, kutba görülmemiş hararet pompalarken, daha güneydeki Avrupa kıtasını da donduruyor.

Önde gelen iklim bilimcilerden Michael Mann, Kuzey kutup bölgesinin her zaman sürüyü uyaran “kösemen koç” olduğunu hatırlatıp uyarıyor: “Bu, anormallikler arasında en anormal olanı. Tarihî aralığın çok dışında kalan rakamlar bunlar. Yani, iklim dediğimiz öfkeli canavarı dürtüklemeye devam ettikçe bizi daha tatsız sürprizler bekliyor. O belirgin bölgede insan faaliyetinden kaynaklanan ısınmanınkısır döngüsü var. Bu da bize geleceğimize dair gayet net bir sinyal veriyor.” (Guardian)

Sinyali alıyor muyuz peki? Çok geç olmadan bunu durdurabilecek miyiz?

Pek sayılmaz!

Buzları hızla eriyen Grönland’ın yerlilerinden bir adambilgece konuşuyor: “Grönland’ın ihtiyarları ta 1960’lardan beri bunu durdurmak için çok geç diyorlardı zaten ... “Sizin dininiz de, paranız da, politikanız da Büyük Buz’un erimesini durduramaz artık.” (Common Dreams)

Eriyen buzların altında ABD, Rusya, Norveç vb petrol ve gaz nakliyatını da, yeni sondaj faaliyetlerini de pürneşehızlandırıyor... ABD silah ve savaş bütçesini rekor düzeyde artırırken, Rusya “nükleer başlık taşıyabilen, dünyanın her yerini vurabilen ama savunma sistemlerinde tespit edilemeyen” sihirli füzeler geliştirdiğini neş’e ile dünyaya açıklıyor.

(Democracy Now, BBC Türkçe, gazeteler)

Kutuplarda eriyen buzlar arasında manzaralı turistikseferleri yapan süper lüks “aşk gemileri” tıklım tıklım dolu: bir sene sonrası gezisinin biletleri, satışa çıktıkları anda,ossaat tükeniyor...(Truthout) 

Brezilya’da dünyanın akciğerleri sayılan Amazon yağmur ormanlarının korunması kanunu gevşetilip ağaç kesen toprak sahipleri affediliyor; affedilen toprak sahipleri, madenciler ve petrolcüler de ülkelerinde ekonominin o biçim büyüyeceğini müjdeliyor...

(BBC Türkçe)

Afrika’da iklim yıkımı nedeniyle kuruyan Çad gölünün tükenmesi yüzünden 17 milyon kişinin aç kalması tehlikesi üzerine âcil konferanslar yapılırken, uluslarlarası yeni maden, silah anlaşmaları imzalanıp, petrol vb. sondajlarına hummalı biçimde devam ediliyor...

(Democracy Now!)

Avrupa’da birçok ülkede halkların ciddi muhalefetine rağmen Avrupa Birliği ABD kimya devi Monsanto ile Alman kimya devi Bayer’in 62.5 milyar dolarlık akıl durdurucu izdivacını onaylamaya, böylece küçük çiftliklerin mahvolup, onların yerine büyük şirketlerin artankârlarına yeşil ışık yakmaya hazırlanıyor... (Common Dreams)

Türkiye’de yeryüzünün en kârlı tahıl, tarım, tohum, enerji vb devi olan Cargill şirketinin –inkâr etmesine rağmen– özelleştirilmesi için büyük gayret sarfettiği ortaya çıkan kamusal şeker fabrikalarının “özel bir özelleştirilme” ile özelleştirileceği Maliye Bakanı tarafından iftiharla açıklanıyor. Yaratıcı bir insan olan bakan buna “sosyal özelleştirme” adını veriyor. (T24, Diken)

Böylece aynı anda iki güzel şey birden oluyor:

1) Dünya oksimoron yarışması olsa, ülkenin altın madalya kazanacağı kesinleşiyor.

2) Halk sağlığını derinlemesine etkilediği bilinen (diyabet, obezite vb.) nişasta bazlı şekere (NBŞ) ülkece geçiş yapılırken, dev ABD şirketi de “Nebbaş” (mezar soyguncusu) unvanını hak etmiş oluyor.

Türkiye’yi takibe devam edersek: Güneydoğuda Hasankeyf ve Dicle vadisine onulmaz zararlar vereceği belirtilen Ilısu barajı projesi yani 12 bin yıl geriye giden medeniyetin sular altında bırakılarak tüm izlerinin silinmesi girişimi gayyur bir şekilde sürdürülüyor. (Cumhuriyet)

İstanbul’u ve Marmara denizini muazzam ekolojik yıkıma uğratacağı kaygısıyla kıyasıya eleştirilen “Kanal İstanbul” projesinden, TOKİ iştiraki Emlak Konut’un rant projeleri çıkıyor. Henüz ÇED’i bile olmayan “Kanal”ın çevresindekonut projelerini gösteren harita internet sitesine yerleştiriliyor.Üstündeki köprülerin bile hazır olduğu görülüyor. (Cumhuriyet)

***

Kıssadan hisse: 

Dünyanın en kadim şehirlerinden Halep’in savaş sonucu tarumar olmasının ardından, Kanal İstanbul’un (“Çılgın Proje”nin) tamamlanması da bir  şekilde gerçekleşir ve Marmara denizi de “yok olur”sa eğer, biz de yeni bir halk sözü geliştirebiliriz o zaman:

“İşte geldik, gidiyoruz, şen kalasın İstanbul şehri!”

Vakanüvis ÖM