Açık Gazete: 16 Ocak 2018

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Medeniyetimden İnsan Manzaraları

Medeniyetin beşiklerinden Çin’de1989’da yüzbinlerin Tiananmen meydanını doldurduğu demokratik reform protestoların sonundaki katliamda neler olup bittiği, kimin ölüp kimin kaldığı bir türlü bilinemiyordu –dünyanın da pek umurunda olduğu söylenemezdi hani.

Ama şimdi artık biliniyor: O zamanki Britanya büyükelçisinin Londra’da merkeze yolladığı kripto mesajın gizliliği geçenlerde resmen kaldırılınca, gerçek birden ortaya çıkıverdi:

Çoğu öğrenci olan katledilenlerin sayısı, resmen açıklanan rakamın neredeyse 50 katı: En az 10 bin sivil!

Yeni detaylar: Öğrencilere alanı terketmeleri için 1 saat mühlet verilmiş, ama 5 dakika sonra üzerlerine toplu ateş açılmış. Ayrıca askerî araçlarla ve buldozerlerle ezip cesetleri “pasta” yapmışlar. (Büyükelçinin kripto mesajı "pie" diyor.) Kalıntıları iş makinelerinin kepçeleriyle toplamışlar. Yaralanan öğrenci kızlar, hayatlarının bağışlanması için yalvarırlarken “ilkeller” lakaplı özel, güvenilir ve rejime sadık askerî birlik tarafından süngülerle delik deşik edilmişler... Sonra cesetleri yakılmış, sonra arta kalan parçalar hortumlardan fışkırtılan sularla mazgallara süprülmüş. 3 yaşındaki yaralı kızının yardımına koşmak isteyen genç anneden ise kurşun esirgenmemiş; onu keskin nişancılar öldürmüşler. İlk katliam dalgasından sonra bin kadar genç kız ve delikanlıya "hadi kaçın!" denmiş, ama onlar daha davranamadn en özel makineli tüfeklerle taranarak öldürülmüşler.

Küçük bir ayrıntı: Yardıma koşmaya kalkan ordu ambulanslarına da ateş açılıp şoförleri, hastabakıcıları, hemşireleri filan da katledilmiş.

Bir ek ayrıntı daha: Özel birlikten katliam emirlerine hemen uymayan subaylardan 27’si de ayrıca katledilmiş. Britanya’nın Pekin Büyükelçisi’nin kriptosu şu cümleyle bitiyor: “Sivil ölü sayısı en az 10 bin.” (Adam Lusher, The Independent, 23 Aralık 2017)

Özgür ansiklopedi Wikipedia’ya göre “yaklaşık 5 bin yıllık yazılı tarihiyle, dünyamızın en eski uygarlıklarından birisi olmakla birlikte; dünyanın hem en eski, hem de günümüze kadar kültür ve medeniyetini taşıyabilmiş uygarlıklarından” Çin’in günümüz kültür ve medeniyetine dolaylı yoldan taşıdığı son belge bu işte. Doğrusu, dünyanın şimdi de pek umurunda olduğu söylenemez. O zaman, haddimiz olmayarak küçük bir öneri getirelim: Çin Komünist Partisi 90 küsur yıl sonra yeni bir uzun yürüyüşe çıksa fena mı olur yani? Biz de kendilerine uzaktan eşlik ederiz: “Bu ağaçlar, güzel kuşlar...”

Uzakdoğu’dan Avrupa’ya geçelim şimdi de:  Modern Avrupa medeniyetinin (yani Avrupa Birliği’nin) başkentine  uzanıyoruz: Belçika Federal Polisi AB'nin merkezi sayılan Brüksel’de Federal Polis, insan kaçakçıları tarafından Belçika'ya getirilen 14-16 yaşındaki kız çocuklarının, 5 Euro'dan başlayan fiyatlarla bedenlerini sattıklarını açıklamış. Polise göre Brüksel'de "Ortaçağ kölelik düzeni" hüküm sürüyormuş. Belçika'ya gelen kız çocuklarının yaşı giderek düşerken, sorunun boyutları da o ölçüde büyüyormuş.

Belçika Federal Polis Teşkilatı'nda Nijerya kaynaklı fuhuş çeteleri konusunda uzman olan Franz - Manuel Wandelook, "Eğer bu Avrupalı bir kız çocuğu olsa ortalık birbirine girerdi. Ama burda sözü edilen Afrikalı kaçak bir kız çocuğu" diyor.

Ayrıca, diğer Avrupa ülkelerinde de "Nijeryalı çocuk seks işçisi" sayısı ciddi biçimde artmaktaymış: Avrupa genelinde binlerce çocuk fahişe. Libya'daki insan kaçakçıları aracılığıyla Avrupa'ya kaçırıldıkları, bazen aylarca süren kaçak yolculuk sırasında defalarca tecavüze uğradıkları biliniyormuş.

Fuhuş çetelerinin eline düşen kız çocukları, Nijerya'dan ayrılmadan önce ürkütücü bir "voodoo töreni"ne katılıyorlar. Burada, "madam" adı verilen kadın satıcılarına "sonsuza dek bağlılık" yemini ediyorlarmış, bağlılık yemini ettikleri madama 40 bin Euro para ödemek zorunda imişler. Ciddi miktarda borçlandırılan kız çocukları arasında kapitalizmin en temel kuralına uygun olarak şiddetli bir rekabet hüküm sürdüğü için bu küçük kız çocukları, bazen 5 Euro’dan başlayan fiyatlara bedenlerini satıyorlarmış. Çocuklar günde en az 15 kişi ile birlikte olmak zorundalarmış. Dahası, bu bütün yıl boyunca devam ediyormuş: kızlar hastayken ya da regl dönemlerinde bile hiç ara vermeden fuhuşa zorlanıyorlarmış. (BBC Türkçe, Yusuf Özkan, 14 Ocak 2018)

Burada yıl boyunca hiç durmaksızın beyaz erkeklerle fuhuş yapmak zorunda kalan ve sayıları her gün artan siyah renkli küçük kızların postmodern Avrupa medeniyetinin başkentinde hiç kimsenin dikkat çekmemesi dikkat çekici değil mi sizce de? 

Belki bundan daha da ilgi çekici olan şey Belçika Federal polisi’nin resmî itirafı: Federal polis, diğer AB ülkeleri ile de sıkı bir işbirliği içindeymiş. Bravo onlara! Ancak, bir küçük pürüz var. Polise göre bu müthiş işbirliğine rağmen durum giderek daha da kötüye gidiyormuş. Öyle ki, güvenlik güçleri, kendi dediklerine göre "boşa kürek çekiyor"muş. İnsan üzülüyor ve Federal polisi teskin etmek, onun gözyaşını dindirmek için "fış fış kayıkçı, kayıkçının küreği..." şarkısını söylemek istiyor.

Bir küçük tarih hatırlatması: Afrika’nın en büyük ülkesi Kongo, yüz küsur yıl yıl önce, sömürgeci Belçika’nın o zamanki Kralı Leopold’un özel mülkü idi. 15, hadi bilemediniz 20 yıl içinde yaklaşık 10 milyon Kongolu siyah erkek - kadın - çoluk - çocuk orada tarihin en büyük soykırımlarından birinde katledilmişti.

Şimdi durum o kadar kötü değil. Belçika sömürgeciliği bıraktı bir kere. Ekonomisi de krizde değil.

O halde, mütevazı bir öneri: Demokratik Belçika’nın şimdiki meşruti monarşisin başı olan kral, o muazzam soykırımdan 90 küsur yıl sonra yeni bir hamleye girişse!.. Avrupa Birliği’nin o postmodern binasında Belçika federal polisiyle ve diğer Avrupa polisleri ile birlikte esaslı bir “Vudu” ayini düzenlese ve bu korkunç fuhuş durumunu düzeltse, nihayetinde de Avrupa’yı çoktan hakettiği çağdaş medeniyet seviyesine yeniden yükseltse fena mı olur yani?

Avrupa medeniyetinin doruğundaki İskandinavya’nın taçsız krallarından Norveç’e geçersek: Bu sevimli Kuzey Ülkesinde tüyler uçuşuyormuş bu günlerde. Mink ve tilki tüyleri uçuşuyor! Devletin kürk endüstrisine kısıtlama getiriyormuş getirdiği, bir endüstriye tedrici yasaklar koymaya karar vermiş: Sekiz yıl içinde, yani 2025’e kadar mink ve tilki kürklerini imal eden çiftliklerin üretimini durduracakmış. İktidardaki Muhafazakârların lideri, koalisyon ortağını üzmemek ve iktidarını sağlamlaştırmak için mink ve tilki gibi hayvanlardan milyonlarcasını hayvanı keserek yılda 1 milyon kürk üreten çiftliklere, üretimi yavaş yavaş son vermeleri için sekiz yıllık mühlet vermiş.

“Şoktayız!” diye haykırmış Norveç Kürk Üreticileri Derneği başkanı olan Guri Wormdahl adlı hanım. “Kemiklerimize kadar sarsıldık!”. 400 kişiyi istihdam eden endüstride bu kararın önemli bir işsizliğe yol açacağını ifade ettikten sonra da hayvanların refahına son derece dikkat eden bir endüstride çalıştıklarını eklemiş. (The Guardian, 16 Ocak 2018)

Bütün ömürlerini daracık kafeslerde esarette geçiren bu olağanüstü güzellikteki ve sevimlilikteki bu hayvanların kürkleri olmadan ünlü moda markalarının ne hale geleceğini kara kara düşünürken, aklımıza bir çözüm gelmedi değil. Kumaştan imal edilmiş mükemmel kürk taklidi giysilerden bir tane imal ettirsek ve dernek başkanı Guri Wormdahl’a armağan ederek onu şok ve sarsıntıdan kurtarsak nasıl olurdu acaba? Modern moda medeniyetini kesintisiz sürdürmüş olur,.ona da “Yapay Kürk Mantolu Madonna” derdik hem

Çağdaş Medeniyetin kalesi ABD’ye geçersek: California eyaleti El Cajon belediyesi ve polisi, 12 kişiye eyalet yasaklarını alenen çiğneyerek suç işledikleri gerekçesiyle dava açtı. Sözkonusu kişiler, bir mahalle parkında evsizlere yiyecek ve çorap dağıtma suçundan yargılanacaklar. El Cajon sözcülerinden biri, bunun bir gıda yardımı yasağı olmadığını, hepatit salgınını önlemek için uğraştıkları bir sırada buj gönüllülerin şehir parkı gibi “temiz olmayan bir ortamda” evsizleri beslemek ve giydirmekle “temiz ve güvenli ortamda yardım etmeme” suçunu işlediklerini bildirdi. (Ari Honarvar, Guardian, 15 Ocak 2018)

California’da o çılgın “altına hücum” günlerinin üzerinden yüz yetmiş yıl geçtikten sonra, o tarihlerde maden arayıcısı maceracılara içki ve kadın hizmeti sunan adamın torunu ülkenin başına geçmişken, Amerikan medeniyetinin de “aktivistlere hücum” borusu çalanlara bir çare önerisi bulamadık henüz.

16 Ocak

Vakanüvis ÖM